Mormonlar Kimdir? İsa Mesih'in Son
Zaman Azizler Kilisesi'nin Üyeleridir.
HAKKIMIZDA ÇIKARILAN
BAZI SAÇMALIKLAR
- Maalesef bazı insanlar hakkımızda bilerek ya da
bilmeyerek ya yalan yanlış haberler çıkarmaktadır ya da yalan haberlerden iftiralardan alıntı yapmaktadır. İyi meyve veren ağaç taşlanırmış... Mormonlar
doğru, düzgün ve ahlaklı insanlardır, kesinlikle din ile politikayı birbirine karıştırmaz.
Tarafsızdırlar. Yönetimlere saygılıdırlar. Sadece üyelerin oy kullanmalarını teşvik ederler, o kadar.
- KARA PARA AKLAYAN KINGSTON KARDEŞLER: Türkiye'de kara para akladığı
iddia edilen ve Utah'ta tutuklu bulunan iki zengin kardeşin bizim
kilisemizle ve inancımızla hiçbir ilişkisi yoktur.
- BRUNSON DAVASI: Kilisesimiz ile Rahip Brunson ve Kilisesi arasında
hiçbir ilişki yoktur.
Kendisi de aynı şeyi söylüyor
(TIKLAYIN, İZLEYİN).
Bizim hakkımızda karalama haberleri yapan tüm medya kuruluşlarını Allah
lanetlemiştir ve Allah'ın İlahi Adalet'i er ya da geç tecelli eder.
Gerektiğinde davalar da açılabilir ve açılacaktır.
- POLİGAMİ: Her yerde Mormonlar'ın bir sürü hanımları var, çok evlilik yaparlar diye
haberler çıkar. Kilisemiz 1830 yılında kurulmuştur; ilerideki yıllarda
çeşitli sebeplerden dolayı kısa bir
süre poligami uygulanmıştır. Bu 1890 yılında kalkmıştır
ve yasaklanmıştır. Yani Mormon Kilisesi'nde poligami
yoktur. Bu konu 125 sene önce kapanmıştır. Amerika'da hala bunu uygulayan
bir iki küçük grup vardır. Bunlar KESİNLİKLE bizim kilisemizden değildir.
- POLİTIKA: Mormonların Amerikancılık, Siyonizm, Ermeni propagandası,
Terrörizm, Fetöcülük ve Bölücülük ile kesinlikle ilgisi yoktur. Filistinliler ve İsrailliler arasında
ayrım yapmazlar, onları insan oldukları için severler. Zaten bu halklar iki kardeşin soyundan gelmiyor mu,
babaları İbrahim Peygamber değil mi?
- DOĞRULARI BULMAK: Eğer doğruyu bulmak
istiyorsanız, gidin doğruyu kaynağından bulun.
Bizi ziyarete gelin ve görün!... Kutsal Ruh doğruların nerede olduğuna tanıklık
edecektir. Herkesin meyvelerini
inceleyin...onları meyvelerinden
tanıyacaksınız. (Galatyalılar 5:19-22)
- ZAMAN GAZATESİ MAKALESİ: Salt Lake City'de, University of Utah'tan
Hakan Yavuz adında ""
bir profesör, Zaman Gazetesi'nde 2000 yılında
bizi karalamak için çirkin bir makale yazmıştır.
Yorumlarının çoğu
akademik olmayan yorumlardır. Verdiği veriler
ya da istatiskler gerçek dışı ve kulaktan duyma bilgilerdir. Utah'a gelip orada araştırma yapan
bir iki kişi de daha sonra Mormonlar hakkında bazı saçma
sapan makaleler
yazmışlardır. Ardından onlarca insan onların haberlerinden
alıntılar yaparak internette gerçek dışı haberler çıkarmıştır.
- PROTESTANLAR: Maalesef bazı Protestan din adamları
kendi kiliselerinin resmi web sayfalarında
Mormonlar'a karşı saçma sapan aşağılayıcı
şeyler yazmıştır.
İnsanlar genelde kendi dinleri hariç herkesi kötülerler. Başkalarını yerden yere vurarak dininizi öğretemezsiniz.
- PARA YARDIMI: Kilise kesinlikle insanlara aramıza katılmaları için para
vermez ya da maddi yardımda bulunmaz. Kilise'de maaş veya para kazanmak yoktur. Herkes kendi ayakları üzerinde durmalıdır, kendine
bakabilmelidir, yani ayağını kendi yorganına göre
uzatmalıdır. Sadık üyelere, doğru yaşayanlara zor günlerde
ellerine balık
verilmez, olta verilir; onlara iş bulmaya çalışılır.
-
KİTAP ARASINDA PARA: Mormonlar hiçbir zaman inandıkları kitapların içine para koyup insanlara
bunları dağıtmazlar. Böyle bir şeyi iddia edenler büyük ihtimalle o paraları
kendileri oraya koyup ardından sansasyon yaratmaya çalışan zavallı
insanlardır. Allah o insanları kesinlikle cezalandıracaktır.
- FİLM: Daha önce Eylül Şafağı "Mountain
Meadows Massacre" adlı bir filmle ilgili emailler aldım. Arkadaşlar iki üç kişi bir kiliseden ya da camiden çıkıp 1800'lü yıllarda
bir katliam yapsa, (bir ara doğuda
olan bir düğünde yaşanan
katliamı hatırlayın, 40 kişi mi öldürülmüştü) şimdi o
insanların cemaati mi suçludur, yoksa
dini mezhepleri mi ya da bütün
İslam Dünyası mı? Bir kilise ya da bir din böyle bir şeyi yapar mı,
yapabilir mi? Bunu yapanlar ancak Şeytan'a uyanlardır. Böyle bir olay
maalesef Amerikan tarihinde olmuştur. Bunları yapanların arasında
bizim bir iki kilise üyemiz ve
birçok kızıldereli bulunmaktadır. Bu insanlar daha sonra yakalanmış ve o
zamanın kanunlarına göre kurşuna dizilmişlerdir. Mormonlar sevimli, saygılı ve ılımlı insanlardır. Mormon
Kilisesi böyle bir şeyi kesinlikle yapmamıştır ve onaylamamıştır.
Biliyorsunuz ki filmlerde geçen her şey doğru değildir.
- YALAN DOLU BİR KİTAP: Birkaç yıl önce Mustafa
adlı bir yazar sanal dünyada başkalarının yazdığı bloglardan ve yalan yanlış
başka haberlerden alıntılar yaparak bir kitap yazmış ve Mormonları hakkında
söylemediği yalan kalmamıştır.Biz vatanımızı seven, dürüst vatandaşlarız ve
kanunlara uyarız; yalan söylemeyiz; para için ruhumuzu satmayız, para uğruna
yalan yanlış davalar açmayız; tüm insanlara karşı sevgi ve saygı besleriz.
Yasal olmayan şeyleri yapmayız
ve üyelerimiz böyle bir şey yaparsa onları üyelikten atarız.
Bizler, ülkemizde davası uğruna yaptığı her kötülüğü helal gören
ya da mübah sayan insanlardan değiliz. Politika konusunda teşvik edilen tek şey üyelerimizin seçim zamanında oy kullanmasıdır, o kadar. Bizde gizli saklı,
gizemli bir şey yoktur. Namusuyla kendi rızkını kazanmaya çalışan, çocuklarına bakmaya çalışan
ve vatanımıza hayırlı evlat olmaya
veya yetiştirmeye çalışan insanları inançları yüzünden
lütfen rahatsız etmeyin, ettirmeyin. İnancımız yüzünden bize karşı
ayrımcılık yapmayın, yaptırtmayın. Böyle şeyleri modern bir dünya insanı
yapmaz, yapamaz, çünkü insanlıkçı (hümaniter) bir insan, özgürlük kavramına
saygılıdır, insanların
inanç özgürlüğünü destekler.
Bu insani değerlere aykırı
davranışlar yüzünden Mustafa adlı şahsın Mormonlar'la ilgili olan
kitabını lanetliyorum.
- LDS HAYIR KURUMU: LDS Hayır Kurumu hakkında da birkaç şey söyleyeyim;
eskiden ülkemizde 40-50 bin
tane tekerlekli sandalye dağıtmışlardır; bu
dağıtımları valilikler, kaymakamlıklar, belediyeler gibi resmi ve diğer sivil toplum
örgütleri ile işbirliği yaparak herkesin önünde gerçekleştirmişlerdir. Gizli
saklı hiçbir şey yok. LDS Hayır Kurumu bu işleri yaparken dinden tek bir kelime bahsetmemiştir,
bahsetmez. Aksine Kuran'dan alıntılar yaparak sakatlara
yardım eli uzatmışlardır...Neden çünkü dünyada
bazı insanlar oruç tutup tasarruf ettikleri paraları kardeşleri eziyet
çekmesin diye Kilise'ye bağışlarlar. Bu paranın da %100'ü sakatlara ve
felaketzedelere gider, başkalarının cebine girmez. Şimdi yapılan yardımları
çekemeyenler öyle çirkin yazılar yazmışlardır ki "Aman Allahım," sanki
yoldaki bir dilenciye veya bir engelli insana bir
kuruş sadaka [tekerlekli sandalye]
veriyorsunuz, ardından adınız gazetelerde ajanlar, ülkemizi bölmeye
çalışıyorlar diye çıkıyor. YUH! Aklıma başka bir
kelime gelmiyor. Ülkemizde hırsız kaynıyorken,
devletin tedarik edemediği iki tane tekerlekli sandalye mağdur
insanlara verildi diye mi
kıyamet kopuyor...Maalesef bazı insanlar her şeyi politikaya
ya da dini entrikalara yoruyor. Eğer yapabiliyorsanız, siz de din ve politika
hakkında bir kelime konuşmadan 40-50 bin tane tekerlekli sandalye dağıtın.
Bebeklerin hayatını kurtaracak yüzlerce medikal aletleri hastanelere
bağışlayın. Ama bunu mağdurlara yardım etmek amacıyla yapacaksınız, bakalım yapabilecek
misiniz? Yalnız bunu hiçbir çıkar için yapmayacaksınız.
Herhangi bir ülkede deprem olduğu zaman, evet
kimse yardıma gitmesin veya yardım göndermesin, çünkü
AKUT ekibimiz dahil hepsi kesin ajandır,
kesin bir çıkarları vardır. Yaptığım ironiyi
lütfen bağışlayın. Gerçekleri göstermeye çalışıyorum.
Her şey din ve politika istismarı değildir. - DAVA AÇANLAR: Bazı kişiler tercüman olarak kilisemizde
çalıştıklarını ve yıllık maaşlarının 120 bin dolar olduğunu iddia edip
7-8 yıl önce dava açmıştır ve davaları
kaybetmişlerdir... Yani yılda
700 bin lira
gibi bir rakam, ayda 60 bin lira kadar para kazanıyorlarmış. Bu insanların iddia ettikleri şeylerin ne kadar doğru olup
olmadığına siz karar verin: Türkiye'de hangi vasıfsız, diplomasız ya da
yeminsiz tercüman yılda 700 bin lira kazanıyor?
- SOYAĞACI ARAŞTIRMASI: Amerika'da yaşayan üyelerimizden biri, eskiden Türkiyemiz'de yaşamış, şimdi
Amerika'da yaşayan bir Ermeni ailesinin soy ağacını (dedelerinin,
nenelerinin doğum tarihlerini, ölüm tarihlerini) çıkarmak için mezarlıkları
dolaşmıştır. Çok doğru, biz soyağacımızı
araştırırız ve ölen akrabalarımız için
mabetlerimizde kutsal törenler yaparız...onların adını anmak,
onları hatırlamak için. Bunun Ermeni
Diasporası ile bir ilgisi yoktur. Ben aynı zamanda turizm işindeyim;
birkaç sene önce
ataları Sivas-Zara'da, 1800'lü yılların sonunda yaşamış bir Ermeni
ailesinin Amerika'dan yaşayan torunları Sivas'a ziyarete geldiler. Onları
Sivas bölgesinde gezdirdim, Zara'daki eski bir Ermeni mezarlığına götürdüm.
Tutulan anı defterlerinden orada bazı akrabalarının cenaze törenleri sırasında
bizim Müslüman komşuların baş sağlığı için geldiği bile yazıyordu. Orada
karısı Ermeni, kendisi Müslüman olan saygıdeğer bir ağbimiz "Fatiha"
süresini okudu. Bu insanlar orada bu İslam ve Ermeni dostluğundan dolayı hüngür
hüngür ağladılar. Zara'nın büyükleri "tecrit" sırasında bazı Ermeni ailelerinin
kendi kız çocuklarını
Müslüman komşularına emanet ettiğini, bizim Müslüman ailelerimizin
bu Ermeni çocuklarını kendi çocukları gibi büyüttüklerini,
evlendirdiklerini duyduk. Şimdi ben Sivas'a gezdirmek için bir Ermeni grubu
getirdim, o kadar döviz bıraktılar. Bu kötü bir şey mi? O insanlar
geldikleri zaman biraz ürkerek gelmişlerdi, giderken rahat bir şekilde
ayrıldılar. Benim atalarım da Selanik'ten ve Bulgaristan'dan
Atatürk zamanında gelmişler. Şimdi ben
Bulgaristan'a ya da Selanik şehrine atalarımın doğduğu yerleri
görmeye gitsem, bu ülkeleri bölmeye mi gidiyorum yani
?- ABD'YE GİTME, ORADA OKUMA: Biz hiçbir zaman hiç kimseye ABD'ye yerleşme ve BYU'da ücretsiz okuma
imkanı sağlamadık, sağlamıyoruz. Tersine böyle talepte bulunan insanları
kendi imkanları ile nereye gitmek isterlerse oraya gitmelerini teşvik
ediyoruz. Kardeşim paran varsa istersen AYA hatta MARSA git. Kilisemiz'in bu konudaki
kuralı kesinlikle katıdır, kimseye yurt dışına gitmesi için göçmenlik
konularında yardım edilmez.
- CASUSLAR: Gelelim casus olduğumuza (Allahım sabır ver!). Bir iki tane eski
Amerikalı pilot ya da
albay, emekli olduktan sonra gelip bizim hayır kurumumuzun gönüllü elamanı
olarak ülkemizde hizmet etmişşe, bu insanlar şimdi casus mu oluyor? O kadar
eminsen hemen MİT'e koş kardeşim
(Türkiye'de artık kime güveneceğimizi de bilmiyoruz ya o başka mesele)...
Bu melek kalpli iyi insanların haysiyeti ile
oynamayalım. 80'lik nineler dedeler casusmuş. Türkiye kanunlarında
casusluk suçtur, casus olmayanları da casus olarak
karalamak suçtur.
- İNANCIMIZI PAYLAŞMA: Mormonlar
ülkemizde
1800'lü yılların sonunda
azınlıkların arasında müjdeyi
paylaşmışlardır. Bunda büyütecek ne var ki!
Mormonlar, Osmanlı İmparatorlu'ğundan müjdeyi paylaşmak için
resmi izin istemişlerdir. Bu resmi izin verilmemiştir, sadece
azınlıklarla, gayri-Müslümanlarla inancınızı paylaşabilirsiniz diye
kendilerine bildirilmiştir. Bu hadise Mormonlar'ın kanunlara ve devlete
karşı ne kadar saygı gösterdiğini ve kurallara uyduğunu göstermez mi?
Adamlar gizli saklı Müslümanları dinlerinden döndürmeye çalışmamışlardır.
Hatta bugün bile, ilgili insanlar kilisemizi kendileri bulur ve bilgi almak ister. Baskı maskı kesinlikle yoktur.
Bir dinde baskı ve korku ya da korkutma varsa,
esas bu
yanlıştır.
- YALAN İSTATİSKLER:
Ülkemizde hangi istatistik doğru ki!
Aktüel dergisinin
eskiden yazdığı
bir makalede bizim hakkımızda bir sürü
yalan istatiskler yazılmıştır. Toplam üyelerimizin sayısı
birkaç yüz kişidir. Yarısı
yabancıdır, bir kısmı da uzak şehirlerde
otururlar ya da kiliseye gelemeyen aktif olmayan üyelerdir.
- DİNİ ÖZGÜRLÜK; Nasıl Norveç'te ya da
Amerika'da camiler var, insanlar güzel güzel namaz kılabiliyorlar,
Müslümanlığı başkaları ile rahatça paylaşabiliyorlar,
bırakın
insanlar kim olursa olsun Allah'a diledikleri şekilde
dua edebilsinler. Bu suç değildir, tersine böyle bir özgürlüğü sağlayan ülkelere
Allah nimetlerini yağdırmıştır,
yağdırır. Bakın ilerlemiş ülkelerin hiç birinde dini
baskı yoktur. Bırakın insanlar başkalarına zarar vermiyorsa, kanunları
çiğnemiyorlarsa, diledikleri gibi Allah'a ibadet edebilsinler. Allah'tan korkan
insanlar Allah'a saygı duyar ve bu tür insanlardan zarar gelmez, tersine fayda
gelir. Başka dinden diye insanları suçlamak, onlar hakkında iftiralar
atmak
hiçbir dinin kaidelerine yakışmaz. İnsanlar özgürce ibadet edebilmelidir; Çin'de doğan birisi
ille de bir ateist olarak ölmek zorunda mıdır? Müslüman ya da Mesihçi olmak isterse, bunu yasaklayabilir misiniz?
İnsanları özgür bırakın! Yasaları çiğnemedikleri sürece
bırakın neye inanıyorlarsa inansınlar...bu onların kişisel özgürlüğüdür.
Dini özgürlük,
laiklik ve hoşgörü kelimelerini 21. yüzyılda hala idrak edemediysek vay
halimize! İdrak eden uluslara bir bakın, Allah onları refaha, özgürlüğe,
aydınlığa kavuşturmuştur. 50 sene ya da 100 sene önceki dinsiz
otoriter Rusya'da yaşamıyoruz. İnsanlar artık çağ atladı.
Avrupa "Karanlık Çağları" rönasans ve reformasyon sayesinde
atladı. İnternet ve akıllı telefonlar sayesinde insanlar artık
dünya insanı oldular. Din yüzünden zulüm etmek, zulüm görmek, yani böyle
şeyler artık olmamalı. Umarım bu yazdıklarım, ki
bunlar kendi kişisel görüşlerimdir, bir parça olsun bizim kim olduğumuzu,
bizim iyi niyetimizi size göstermiştir. Biz dürüst
insanlarız. Şeffaf insanlarız. Kaliteli insanlar işiyle, boş insanlar
kişiyle uğraşırmış. Bizim kurumumuzda herkesin
kendi işi gücü vardır ve herkes kendi geçimini kendi
elleriyle karşılamak zorundadır... amaç topluma ve
başkalarına yük olmamaktır.
-
OKUMAK, SORGULAMAK ve HOŞGÖRÜ: Herkes başkalarının
dini ile uğraşacağına, kendi dini ile, mezhebi ile
uğraşsa, dinimizi
nasıl reform
edebiliriz diye düşünse, dünyamız çok daha iyi bir yer oldurdu. Başka dinlerden güzel
şeyleri öğrenmeye çalışsak, kötü mü olur? Bence dinini seven
herkes, başka din kitaplarını (Tevrat, Zebur, İncil, Kuran, Mormon
Kitabı vesaire) okusa ve bilgisini arttırsa, o zaman
herkes bana göre daha iyi bir
Müslüman, daha iyi bir Yahudi ya da daha iyi bir Hristiyan veya daha iyi bir
Mormon olurdu...Tüm dinler arasında daha çok hoşgörü olurdu.
Daha çok barış ve huzur olurdu... "Allah ile kul arasına girilmez...ki
insanların dini özgürlüğünü kısıtlarsanız, o zaman Allah'ın öfkesini
üzerinize çekebilirsiniz...çünkü Rab herkesi farklı farklı yarattı;
insanların farklı ülkelerde ve farklı dinlerde doğmasını sağladı...İnsanlar
farklı dinden diye onlardan nefret edersek, aman dikkat kendimizi birden
Rab'bin ilahi planının ve gücünün karşısında bulmayalım...amaç gerçekleri
araştırmak, bulmak, onlara sarılmak ve sevgiyle sonuna kadar dayanarak,
şerefli bir ölümle ölünceye kadar doğru bir yaşam sürmek değil midir? Tüm
insanları sevmemiz gerekmez mi? Ancak okuyan ve sorgulayan bir toplum
olarak, karanlıktan ve cehalet
ten
kurtulabiliriz.
- ÇÖZÜMLERE ODAKLANMAK:
Gezi Parkı olaylarında olduğu gibi, son
günlerde yaşadığımız Darbe Girişimi'nden sonra bazı
TV programları ve gazeteler, yalan haberlerine bir yenisini katarak
Mormonlar'ın bu işlerin arkasında olduğunu
bile
söylediler (Brunson davasında olduğu gibi).
Saçmalığın tam daniskası bu! Amerika'da teknoloji kullanmayan at arabalı
Amişler adında bir grup var ya, sakın o insanlar bu işlerin arkasında olmasın!...belki bu
olayların arkasında Bangladeş de olabilir. Şaka
bir yana, Türkiyemiz'in bu
yaşadığımız umutsuzluk günlerini görmemesi
gerekirdi.
Çözüme odaklanacak olursak, o zaman çözüm Laiklik ve
Cumhuriyet'tir---Eğitim ve Bilim'dir. Ancak kanunlara bağlı
kalarak, ahlaklı olarak, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetimiz'e
sahip çıkarak ve varlığımızın fabrika ayarlarına
geri dönüş yaparak, ülkemizin bütünlüğünü ve
özgürlüklerimizi koruyabiliriz ve inancımızı
uygulayabiliriz. Üretken vatandaşlar olmamız şart. Siyasal din artık
işlevini yitirmiştir. İnsanlar artık daha bilinçlidir.
- AYDIN EFELERİ GİBİ MERT OLMALIYIZ: Biz Mormonlar zararsız,
sözünün eri, mert, bilgili, ailesine
ve işine düşkün,
ülkesini seven ve ülkemizin yasalarına
ve ınkılaplarına sadık olan ve en önemlisi
içinde yalan dolan olmayan dürüst insanlarız.Tüm
dinlere ve insanlara saygılıyız.
- BİR E-POSTAYA CEVAP: Bir kardeşimiz, bir email atmış, iyi
masallar yazmışsınız, sizin kitabınızı okumama gerek yok. Kimse size
katılmaz demiş. Ona cevap olarak şöyle yazdım:
"Emailinizi aldım. Dünyada yüzlerce binlerce inanç, mezhep, vesaire var.
İnanmak veya inanmamak şahsi bir seçim. Siz Rusya'da bir ortodoks olarak
doğmuş olabilirdiniz. O zaman ne olacaktı? Müslüman olmadığınız için
Cehennem'e mi gidecektiniz? Biz doğrulara inandığımızı düşünüyoruz, siz de.
Bunun fiziksel kanıtını göstermek tabii ki mümkün değil. Kıyametten sonra
Ahiret'te görüşürsek, yine bu
müzakeremize devam ederiz inşallah. O zaman neyin doğru olduğunu net bir
şekilde ikimiz de göreceğiz. 'Onları meyvelerinden tanıyacaksınız' ayeti
bence Allah''ın bize verdiği bir ipucu. Mesela ben Kuran'ı, Tevrat'ı,
Zebur'u, İncil'i, Mormon Kitabı'nı ve başka din kitaplarını
defalarca okudum. Ülkemizde hayatı boyunca bir kitap okumamış milyonlarca
insan var. Analizci olmak için bence okumak ve sorgulamak lazım. Bence
herkes okumalı, araştırmalı ve birbirinden öğrenmeli...sadece din konusunda
değil, her konuda... İnsanların ortaya koyduğu meyveleri ve ürünleri
inceleyerek bir araştırma yapabilirsiniz. Ben gerçekten inanan bir
Müslüman'ın Mormon olmasını düşünemem ve istemem. Onun araştırıp okuyup
kendisini daha iyi bir Müslüman yapmasını isterim.
Bence dinler bir tür bal gibi ya da bir meyve gibi. Tadına bakarsın,
sevmezsen yemezsin. Tadı güzelse ve içini açıyorsa, onun iyi bir
bal ya da meyve
olduğunu bilebilirsin... Bu kadar basit. Tanrı ne mutlu aç ve susuz olanlara
demiş, onlar (doğrulukla) doyurulacaklar demiş. Siz aç değilseniz, bizim
meyvemizin güzel olup olmaması önemli değil.
Saygılar, sevgiler..."
Herkesi pazar günkü toplantılarımıza bekliyoruz.
Herkesi Mormon Kitabı'nı
okumaya davet ediyoruz.
Sevgiler, saygılar...