Sevindirici Haber İlkeleri   


FEDAKARLIK [KURBAN ETMEK]<0}

{0>Chapter 26<}100{>26. Bölüm <

{0>Sacrifice means giving to the Lord whatever he requires of our time, our earthly possessions, and our energies to further his work.<}0{>Fedakarlık etmek, Rab’bin işini ilerletmemiz için bizden istediği zamanı, dünyevi zenginliklerimizi ve enerjimizi O’na vermek demektir. <0}{0>The Lord commanded, “Seek ye first the kingdom of God, and his righteousness” (Matthew 6:33). Our willingness to sacrifice is an indication of our devotion to God.<}0{>Rab şöyle emretmiştir: “Siz öncelikle O’nun krallığının ve doğruluğunun ardından gidin” (Matta 6:33). Fedakarlık yapmaya istekli oluşumuz, kendimizi Tanrı’ya adadığımızın bir göstergesidir.<0} {0>People have always been tried and tested to see if they will put the things of God first in their lives.<}0{>İnsanlar sürekli olarak, Tanrı’ya ilişkin şeylere ilk sırada yer verip vermediklerinin görülmesi için denenmiş ve test edilmişlerdir.<0}

{0>Discussion<}100{>Müzakere<0}

{0>  Have class members think of a favorite thing they possess.<}0{>Sınıf üyelerinden sahip oldukları ve sevdikleri bir şeyi düşünmelerini isteyin.<0} {0>How would you feel if you were asked to give it up?<}0{>Eğer bundan vazgeçmeniz istenseydi ne hissederdiniz?<0}

{0>    Consider the sacrifices of many people as you read Matthew 19:29 and Romans 12:1--2.<}0{>Matta 19:29’u ve Romalılar 12:1--2’yi okurken birçok insanın yaptığı fedakarlığı düşünün.<0}

{0>Animal Sacrifice Was an Ordinance of the Gospel<}0{>Hayvanların Kurban Edilmesi Sevindirici Haberin Bir Kutsal Töreniydi<0}

{0>From the time of Adam and Eve to the time of Jesus Christ, the Lord's people practiced the law of animal sacrifice (see Moses 5:5). It was an ordinance of the gospel.<}0{>Havva ile Adem’in zamanından İsa Mesih’e kadar, Rab’bin halkı hayvanların kurban edilmesi yasasını uyguladı (bkz. Musa 5:5). Bu, sevindirici haberin bir kutsal töreniydi.<0} {0>They were commanded to offer as sacrifices the firstlings of their flocks.<}0{>Onlara, sürülerinde ilk doğan hayvanları kurban etmeleri emredilmişti.<0} Bu h{0>These animals had to be perfect, without blemish.<}0{>ayvanlar mükemmel, kusursuz olmalıydı.<0} {0>The ordinance was given to remind the people that Jesus Christ, the firstborn of the Father, would come into the world.<}0{>Bu kutsal tören insanlara, Baba’nın ilk doğan çocuğu İsa Mesih’in dünyaya geleceğini hatırlatmak için verilmişti.<0} {0>He would be perfect in every way, and he would offer himself as a sacrifice for our sins (see Moses 5:5--8).<}0{>O, her yönden mükemmel olacak ve bizim günahlarımız için kendisini kurban edecekti (bkz. Musa 5:5--8).<0}

{0>Jesus did come and offer himself as a sacrifice, just as the people had been taught he would.<}0{>İsa geldi ve tıpkı dünyadaki insanlara öğretildiği gibi, kendisini feda etti.<0} {0>Because of his sacrifice, everyone will be saved from physical death by the Resurrection and all can be saved from their sins through faith in Jesus Christ (see chapter 12, “The Atonement”).<}0{>o kendisini kurban ettiği için, herkes Diriliş sayesinde fiziksel ölümden kurtulacak ve herkes İsa Mesih’e iman ederek günahlarından kurtulabilecektir (bkz. 12. Bölüm, “Kefaret”).<0}

{0>Christ's atoning sacrifice marked the end of blood sacrifices.<}0{>Mesih’in kefaret için kendini kurban edişi, kan dökülerek yapılan kurbanın sonunu işaret etti.<0} {0>Blood sacrifice was replaced by the ordinance of the sacrament.<}0{>Kanla kurban yerini Rab’bin sofrası törenine bıraktı.<0} {0>The ordinance of the sacrament was also given to remind us of the Savior's great sacrifice.<}0{>Rab’bin sofrası kutsal töreni ayrıca, bize Kurtarıcı’nın büyük fedakarlığını hatırlatmak için verilmiştir.<0} {0>We should partake of the sacrament often.<}86{>Rab’bin sofrasına sık sık iştirak etmeliyiz.<0} {0>The emblems of bread and water remind us of the Savior's bruised body and of his blood, which he shed for us (see chapter 23, “The Sacrament”).<}0{>Ekmek ve su sembolleri bize Kurtarıcı’nın ezilen bedenini ve bizim için akıttığı kanını hatırlatır (bkz. 23. Bölüm, “Rab’bin Sofrası”). <0}

{0>Discussion<}100{>Müzakere<0}

{0>    Read Moses 5:5--7. What did the sacrifice of a lamb represent in ancient times?<}0{>Musa 5:5--7’yi okuyun. Eski zamanlarda bir kuzunun kurban edilmesi neyi temsil ediyordu?<0}

{0>   What event brought blood sacrifice to an end?<}0{>Hangi olay kanlı kurbanı sona erdirdi?<0}

{0>   What ordinance was given to replace the ancient law of sacrifice?<}0{>Kurban ile ilgili eski yasanın yerine hangi kutsal tören verildi?<0}

{0>We Still Must Sacrifice<}60{>Hala Fedakarlık Yapmalıyız [Kurban Sunmalıyız] <0}

{0>Even though blood sacrifice was ended, the Lord still asks us to sacrifice.<}0{>Kanlı kurban sona erdiği halde, Rab hala bizden kurban sunmamızı ister.<0} {0>But now he requires a different kind of offering.<}0{>Ama şimdi, farklı bir bağış istemektedir.<0} {0>He said:<}100{>O şöyle dedi:<0} {0>“Ye shall offer up unto me no more the shedding of blood, … and your burnt offerings shall be done away… And ye shall offer for a sacrifice unto me a broken heart and a contrite spirit” (3 Nephi 9:19--20). A “broken heart and a contrite spirit” means that we offer deep sorrow for our sins as we humble ourselves and repent of them.<}0{>“Artık bana kan dökerek adak sunmayacaksınız, . . . ve yakılmalık adaklarınız sona erecektir. . . Ve kurban olarak bana kırık bir yürek ve pişmanlık duyan bir ruh sunacaksınız” (3. Nefi 9:19--20). “Kırık bir yürek ve pişmanlık duyan bir ruh” demek, kendimizi alçakgönüllü hale getirirken, günahlarımız nedeniyle derin üzüntü duyduğumuzu ifade edip bunlardan tövbe etmektir. <0}

{0>Discussion<}100{>Müzakere<0}

{0>   How do we observe the law of sacrifice today?<}0{>Kurban yasasına günümüzde nasıl uyuyoruz?<0}

<0}Sahip Olduğumuz Her Şeyi Rab’be Feda Etmeye İstekli Olmalıyız

{0>The Apostle Paul wrote that we should become living sacrifices, holy and acceptable unto God (see Romans 12:1).<}100{>Havari Pavlus, bizlerin kutsal ve Tanrı’nın kabul edebileceği, diri kurbanlar olmamız gerektiğini yazmıştır (bkz. Romalılar 12:1).<0}

{0>If we are to be a living sacrifice, we must, if asked, be willing to give everything we have for The Church of Jesus Christ of Latter-day Saints.<}100{>Eğer diri bir kurban olacaksak, istendiği taktirde, sahip olduğumuz her şeyi, İsa Mesih’in Son Zaman Azizler Kilisesi’ne vermeye istekli olmalıyız.<0}

{0>A rich young ruler asked the Savior, “What shall I do to inherit eternal life?"<}100{>Zengin bir yönetici Kurtarıcı’ya sordu: Sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?”<0} {0>Jesus answered, “Thou knowest the commandments, Do not commit adultery, Do not kill, Do not steal, Do not bear false witness, Honour thy father and thy mother.”<}0{>İsa, cevap verdi: “Emirleri biliyorsun: ‘Zina etmeyeceksin, adam öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.’”<0} {0>And the rich man said, “All these have I kept from my youth.”<}0{>Zengin adam, “Bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum,” dedi.<0} {0>When Jesus heard this, he said, “Yet lackest thou one thing:<}0{>İsa bunu duyunca ona, “Hala bir eksiğin var: <0}{0>sell all that thou hast, and distribute unto the poor, and thou shalt have treasure in heaven:<}0{>Neyin varsa hepsini sat, parasını yoksullara dağıt; böylece göklerde hazinen olur. <0}{0>and come, follow me.”<}0{>Sonra gel, beni izle.” dedi.<0} {0>When the young man heard this, he was sorrowful.<}0{>Genç adam bu sözleri duyunca çok üzüldü.<0} {0>He was very rich and had his heart set on his riches.<}0{>Çok zengindi ve kalbi bu zenginlikler için atıyordu. <0} {0>(See Luke 18:18--23.)<}98{>(Bkz. Luka 18:18--23.)<0}

{0>The young ruler was a good man.<}0{>Genç yönetici iyi bir adamdı.<0} {0>But when he was put to the test, he was not willing to sacrifice his worldly possessions.<}0{>Ancak, teste tabi tutulduğunda, dünyevi zenginliklerini feda etmeye istekli değildi.<0} {0>On the other hand, the Lord's disciples Peter and Andrew were willing to sacrifice everything for the sake of the kingdom of God.<}0{>Diğer taraftan, Rab’bin öğrencileri olan Petrus ve Andreas, her şeylerini Tanrı’nın krallığının hatırına feda etmeye istekliydiler.<0} {0>When Jesus said unto them, “Follow me, … they straightway left their nets, and followed him” (Matthew 4:19--20).<}0{>İsa onlara, “Ardımdan gelin . . .” diyince, “onlar da hemen ağlarını bırakıp O’nun ardından gittiler” (Matta 4:19--20).<0}

{0>Like the disciples, we can offer our daily activities as a sacrifice to the Lord.<}0{>Öğrenciler gibi bizler de günlük faaliyetlerimizi Rab için feda edebiliriz.<0} {0>We can say, “Thy will be done.”<}0{>“Senin istediğin olsun,” diyebiliriz.<0} {0>Abraham did this.<}0{>İbrahim bunu yaptı.<0} {0>He lived on the earth before Christ, in the days when blood sacrifices and burnt offerings were required.<}0{>O, Mesih’ten önce, kanlı kurbanların ve yakılmalık adakların istendiği zamanlarda yaşadı.<0} {0>As a test of Abraham's faith, the Lord commanded him to offer up his son Isaac as a sacrifice.<}0{>İbrahim’in imanını test etmek için Rab ona oğlu İshak’ı kurban etmesini emretti.<0} {0>Isaac was the only son of Abraham and Sarah.<}0{>İshak, İbrahim ile Sara’nın tek erkek çocuğuydu.<0} {0>To offer him as a sacrifice was extremely painful for Abraham.<}0{>Onu kurban etmek düşüncesi İbrahim’e çok acı veriyordu.       <0}

{0>Nevertheless, he and Isaac made the long journey to Mount Moriah, where the sacrifice was to be made.<}0{>Buna rağmen, o ve İshak, kurbanın sunulacağı Moriya Dağı’na uzun bir yolculuk yaptılar.<0} {0>They traveled for three days.<}0{>Üç gün yolculuk yaptılar.<0} {0>Imagine Abraham's thoughts and his heartache.<}0{>İbrahim’in düşüncelerini ve kalp ağrısını hayal edin.<0} {0>His son was to be sacrificed to the Lord.<}0{>Oğlu Rab’be kurban edilecekti.<0} {0>When they reached Mount Moriah, Isaac carried the wood and Abraham carried the fire and the knife to the place where they were to build the altar.<}0{>Moriya Dağı’na ulaştıklarında, sunak olarak yapılacak yere İshak odunları ve İbrahim de ateşi ve bıçağı taşıdı.<0} {0>Isaac said, “My father … behold the fire and the wood:<}0{>İshak şöyle dedi: “Baba . . .ateşle odun burada,<0} {0>but where is the lamb for a burnt offering?"<}0{>ama yakmalık sunu kuzusu nerede?<0} {0>Abraham answered, “My son, God will provide himself a lamb.”<}0{>İbrahim, “Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak” dedi. <0} {0>Then Abraham built an altar and arranged the wood on it.<}0{>Sonra, İbrahim bir sunak yaptı ve üzerine odun dizdi.<0} {0>He bound Isaac and laid him upon the wood.<}0{>İshak’ı bağladı ve odunların üzerine koydu.<0} {0>He then took the knife to kill Isaac.<}0{>Sonra, İshak’ı öldürmek için uzanıp bıçağı aldı.<0} {0>At that moment an angel of the Lord stopped him, saying, “Abraham … lay not thine hand upon the lad, neither do thou anything unto him:<}0{>O an Rab’bin bir meleği onu durdurarak şöyle dedi: “İbrahim, . . . çocuğa dokunma, ona hiçbir şey yapma:<0} {0>for now I know that thou fearest God, seeing thou hast not withheld thy son, thine only son from me” (see Genesis 22:1--14).<}0{>şimdi Tanrı’dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin” (bkz. Yaratılış 22:1--14).<0}

{0>Abraham must have been overcome with joy when he was no longer required to sacrifice his son.<}0{>Oğlunu artık kurban etmesi gerekmediğini öğrendiğinde, İbrahim’in içi sevinçle dolmuş olmalıdır. <0}{0>But he loved the Lord so much that he was willing to do anything the Lord asked.<}0{>Ama Rab’bi o kadar çok seviyordu ki, Rab’bin istediği her şeyi yapmaya istekliydi.<0}

{0>Müzakere<0}

{0>  Have someone tell the story of Abraham's being commanded to sacrifice Isaac (see Genesis 22:1--14). Have someone tell the story of the rich young ruler (see Luke 18:18--23).<}0{>İbrahim’e İshak’ın kurban edilmesinin emredildiği hikayeyi birisine anlattırın (bkz. Yaratılış 22:1--14). Zengin genç yöneticinin hikayesini birisine anlattırın (bkz. Luka 18:18--23).<0}

{0>  Ask class members to think what they might have done in these situations.<}0{>Sınıf üyelerine böyle durumlarda ne yapabileceklerini sorun.<0}

{0>Sacrifice Helps Us Prepare to Live in the Presence of God<}0{>Fedakarlık [Kurban etmek] Tanrı’nın Huzurunda Yaşamaya Hazırlanmamıza Yardımcı Olur<0}

{0>Only through sacrifice can we become worthy to live in the presence of God.<}0{>Sadece fedakarlık [kurban] sayesinde Tanrı’nın huzurunda yaşamaya layık hale gelebiliriz.<0} {0>Only through sacrifice can we enjoy eternal life.<}0{>Sadece fedakarlık [kurban] sayesinde ebedi hayata kavuşabiliriz.<0} {0>Many who have lived before us have sacrificed all they had.<}0{>Bizden önce yaşayan birçok kişi sahip oldukları her şeyi feda etmiştir.<0} {0>We must be willing to do the same if we would earn the rich reward they enjoy (see Joseph Smith, Lectures on Faith, p. 58).<}0{>Eğer onların sahip oldukları zengin armağanı kazanmak istiyorsak, biz de aynı şeyi yapmaya istekli olmalıyız (bkz. Joseph Smith, Lectures on Faith, sayfa 58).<0}

{0>We may not be asked to sacrifice all things.<}0{>Bizden her şeyimizi feda etmemiz istenmeyebilir.<0} {0>But like Abraham, we should be willing to sacrifice everything to become worthy to live in the presence of the Lord.<}0{>Ancak İbrahim gibi, Rab’bin huzurunda yaşamaya layık olabilmek için her şeyi feda etmeye istekli olmamız gerekir.<0}

{0>The Lord's people have always sacrificed greatly and in many different ways.<}0{>Rab’bin halkı her zaman birçok değişik yoldan büyük fedakarlıklar yapmıştır.<0} {0>Some have suffered hardship and ridicule for the gospel.<}0{>Bazıları acılar çekmiştir ve sevindirici haberden dolayı kendileri ile alay edilmiştir.<0} {0>Some new converts to the Church have been cut off from their families.<}0{>Kilise’ye katılıp doğru inanca dönen bazı kişiler aileleri tarafından reddedilmişlerdir.<0} {0>Lifetime friends have turned away.<}0{>Hayat boyu arkadaşları onlara sırtlarını dönmüşlerdir.<0} {0>Some members have lost their jobs; some have lost their lives.<}0{>Bazı üyeler işlerini kaybetmiştir; bazıları hayatlarını kaybetmişlerdir.<0} {0>But the Lord notices our sacrifices; he promises,<}0{>Ancak Rab, yaptığımız fedakarlığın farkındadır; o şöyle vaat eder:<0}

{0>“Every one that hath forsaken houses, or brethren, or sisters, or father, or mother, or wife, or children, or lands, for my name's sake, shall receive an hundredfold, and shall inherit everlasting life” (Matthew 19:29).<}0{>“Benim adım uğruna evlerini, kardeşlerini, anne ya da babasını, karısını, çocuklarını ya da topraklarını bırakan herkes, bunların yüz katını elde edecek ve sonsuz yaşamı miras alacak” (Matta 19:29).  <0}

{0>As our testimonies of the gospel grow, we become able to make greater sacrifices to the Lord.<}0{>Sevindirici habere ilişkin tanıklıklarımız arttıkça, Rab’be daha büyük fedakarlıklar yapabilecek hale geliriz. <0} {0>Note the sacrifices made in these true examples:<}0{>Şu gerçek örneklerde yer alan fedakarlıklara not edin:<0}

{0>A member of the Church in Germany saved his tithing for years until someone with priesthood authority could come and accept it.<}0{>Almanya’da bir Kilise üyesi, rahiplik yetkisine sahip biri gelip teslim alıncaya kadar yıllarca ondalıklarını saklamıştır.<0}

{0>A Relief Society visiting teacher served for thirty years without missing an assignment.<}0{>Bir Yardımlaşma Cemiyeti ziyaret öğretmeni görevini bir kere bile aksatmadan otuz yıl hizmet etmiştir.<0}

{0>A group of Saints in South Africa rode for three days, standing up, to be able to hear and see the prophet of the Lord.<}0{>Güney Afrika’da bir grup Aziz, Rab’bin peygamberini işitmek ve görebilmek için üç gün hiç durmadan otobüsle ayakta yolculuk etmiştir.<0}

{0>At an area conference in Mexico, members of the Church slept on the ground and fasted during the days of the conference.<}0{>Meksika’daki bir büyük alan toplantısında, Kilise üyeleri konferansın olduğu günler boyunca yerde uyuyup oruç tutmuşlardır.<0} {0>They had used all their money just to get to the conference and had nothing left for food and shelter.<}0{>Bütün paralarını konferansa gitmek için harcamışlardı ve yemek yemek ve barınmak için paraları kalmamıştı.<0}

{0>One family sold their car to get the money they wanted to contribute to a temple building fund.<}0{>Bir aile, tapınak inşaat fonuna katkıda bulunmak amacıyla istedikleri parayı elde etmek için arabasını satmıştır.<0}

{0>Another family sold their home to get money to go to the temple.<}0{>Başka bir aile tapınağa gidecek parayı bulmak için evini satmıştır.<0}

{0>Many faithful Latter-day Saints have very little to live on, yet they pay their tithes and offerings.<}0{>Birçok imanlı Son Zaman Azizleri’nin yaşamak için çok az paraları vardır, yine de ondalıklarını ve bağışlarını öderler.<0}

{0>One brother sacrificed his job because he refused to work on Sunday.<}0{>Bir erkek kardeşimiz pazar günleri çalışmayı kabul etmediği için işini bırakmıştır [feda etmiştir].<0}

{0>In one branch, the youth gave freely and willingly of their time to care for the young children while their parents helped build the meetinghouse.<}0{>Bir dalda, anne ve babaları toplantı evinin yapımına yardım ederken, gençler de isteyerek zamanlarını seve seve küçük çocuklara bakarak geçirmişlerdir.<0}

{0>Young men and women give up good job opportunities to serve as missionaries.<}0{>Genç erkekler ve kadınlar, misyoner olarak hizmet verebilmek için iyi iş imkanlarından vazgeçerler.<0}

{0>Many more examples could be given of those who sacrifice for the Lord.<}0{>Rab için fedakarlık yapanlarla ilgili daha fazla birçok örnek verilebilir.<0} {0>Yet a place in our Heavenly Father's kingdom is worth any sacrifice we have to make of our time, talents, energy, money, and lives.<}0{>Çünkü Cennetteki Babamızın krallığındaki bir yer, zamanımızdan, yeteneklerimizden, gücümüzden, paramızdan ve hayatlarımızdan yapacağımız her fedakarlığa layıktır.<0} {0>Through sacrifice we can obtain a knowledge from the Lord that we are acceptable to him (see D&C 97:8).<}0{>Fedakarlık sayesinde, Rab’bin gözünde  kabul edilebilir olduğumuzu O’ndan öğrenebiliriz (bkz. Ö. ve A. 97:8).<0}

{0>Discussion<}100{>Müzakere<0}

{0>  Have class members tell of sacrifices they or their family members have made for the gospel and some of the blessings they have received as a result of the sacrifice.<}77{>Sınıf üyelerine kendilerinin veya aile bireylerinin sevindirici haber için yaptıkları fedakarlıkları ve fedakarlık sonucu elde ettikleri nimetlerin bazılarını anlattırın.<0}

{0>Additional Scriptures<}100{>İlave Kutsal Yazılar<0}

{0>   Luke 12:16--34 (where the treasure is, there is the heart)<}0{>Luka 12:16--34 (hazine neredeyse, yüreğiniz oradadır)<0}

{0>   Luke 9:57--62 (sacrifice to be fit for the kingdom)<}0{>Luka 9:57--62 (krallığa layık olmak için fedakarlık gereklidir)<0}

{0>   D&C 64:23; 97:12 (today is a day of sacrifice)<}0{>Ö. ve A. 64:23; 97:12 (bugün bir fedakarlık günüdür)<0}

{0>   D&C 98:13--15 (those who lose life for the Lord will find it)<}61{>Ö. ve A. 98:13--15 (Rab için hayatını kaybedenler onu bulacaklardır)<0}

{0>   Alma 24 (the people of Ammon sacrifice their lives rather than break their oath to the Lord)<}0{>Alma 24 (Ammon halkı Rab’be ettikleri yemini bozmak yerine hayatlarını feda ederler)<0}

{0>   Alma 27:5--10 (the people of Ammon offer to become slaves in payment of their sins)<}0{>Alma 27:5--10 (Ammon halkı günahlarının bedelini ödemek için köle olmayı teklif eder)<0}

{0>The rich young ruler lacked the faith to sacrifice his possessions and follow Jesus.<}0{>Genç ve zengin yönetici mallarını feda edip İsa’nın izinden gitmek için gerekli imandan yoksundu. <0}

{0>Abraham had such great faith that he was prepared to sacrifice his son Isaac at the Lord's command.<}0{>İbrahim’in imanı öyle büyüktü ki, Rab’bin emri doğrultusunda oğlu İshak’ı kurban etmeye hazırdı.<0}

{0>PERFECTING OUR LIVES<}85{>

Home -  Ev